Prof. Dr. Turgut Tarhanlı

İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ’NDE ARABULUCULUK ÇALIŞMALARININ BAŞLATILMASI VE BUGÜN

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi bünyesinde arabuluculuk alanındaki çalışmaların başlatılması 2000’li yılların ilk yarısına kadar geriye götürülebilir. Bu başlangıç, henüz kurumsal bir yapı niteliğinde olmasa da Fakülte mensubu üç öğretim üyesinin bu alanda uluslararası programlara katılarak elde ettikleri ehliyet ve formasyon sayesinde gerçekleştirdikleri çalışmalara özgülenir.

O dönemde, bu konunun Bilgi Hukuk Fakültesi’nin lisans ve lisansüstü programlarında da yer verilen bir ders şeklinde kabulü somut, akademik, kurumsal bir adımdır. Buna paralel olarak, aynı dönemde, müzakere becerisinin kazanılmasına dair temel bir başvuru kaynağının Bilgi Hukuk Fakültesi’nin girişimiyle Türkçe’ye çevrilmesi de anılmaya değer. Çatışma çözümü kuramı ve uygulamasının babası sayılan, Harvard Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve Harvard Müzakere Projesi’nin (Harvard Negotiation Project) direktörü Roger Fisher ve William Ury’nin birlikte kaleme aldıkları, Bruce Patton’un editörlüğünde hazırlanan, Getting to Yes: Negotiating Agreement Without Giving In başlıklı kitap (Penguin: New York, 2nd Ed. 1991) Üniversitemiz yayınları arasında yer aldı ve birkaç baskı yaptı: ‘Evet’ Boyun Eğmeden Anlaşmaya Varmak (İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları: İstanbul, Yayına Haz. İdil Elveriş, Çev. Fatma Güven Burakreis, 3. Baskı, 2016 [1. Baskı, 2008].

Bu kitabın Türkçe yayımlanmış olması, akademik ve mesleki bakımdan olduğu kadar, benim için kişisel olarak da anlamlıydı. Zira 1990’larda, Harvard Müzakere Projesi bünyesinde Roger Fisher ile çalışma fırsatım olmuştu ve kendisinin zarif bir jestle bu kitabın özgün bir kopyasını bana ithafen imzalayıp takdimi çok özel bir armağandı.

Bilgi Hukuk Fakültesi, 2000’li yıllarda, henüz ilgili mevzuatın hazırlanması, tartışılması döneminde de Adalet Bakanlığı, Barolar ve hukuk fakültesi mensuplarının katıldığı ve arabuluculuk temalı etkinlikler düzenledi. Genel olarak “Alternatif Uyuşmazlık Çözümü” (ADR / Alternative Dispute Resolution) yöntemleri konusunda yeterli bilginin ve deneyimin bulunmadığı bir ortamda, bu etkinliklerin düzenlenmesi, karar alıcılara yönelik ufuk açıcı ve temel tartışma konularını ve sorunlarını teşhis ve çözmeye yönelik bir işleve de sahip oluyordu. 

O dönem için arabuluculuk yönteminin hukukumuza dahil edilip uygulanmasıyla ilgili temel tartışma, “arabulucu” ehliyetine sahip olacak kişilerin mesleki eğitimleri bakımından sadece hukuk eğitimi almış olanlarla sınırlı tutulması ya da hukukçuların yanı sıra, özellikle sosyal bilimler menşeli uzmanların da bu sıfatla görev yapabilecekleri görüşünü savunanlar arasında görülen, iki kutuplu bir tartışma ortamıydı. Daha radikal bir hukukçu zümresinin böyle bir yöntemin kabulüne külliyen karşı olduğu bir tutum da vardı.

Bilgi Hukuk Fakültesi olarak, düzenlediğimiz akademik ve mesleki etkinliklerde bu görüşlere sahip kişi ve kurumların savundukları tezleri açıkça dile getirmeleri, kamusal olarak, Türkiye karar alıcıları ve toplumu bakımından, bu konuya ilişkin “ortak iyi”nin arayışı veya “kamusal fayda”nın nasıl tanımlanıp şekillendirilebileceğine yönelik önemli bir platform oluşturdu.

2000’li yılların ikinci yarısında, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu adını alacak yasal düzenlemenin hazırlık çalışmalarına başlandığı yıllarında, Technical Assistance for Better Access to Justice in Turkey başlıklı ve Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen projeyi yürütmesi uygun bulunan konsorsiyumun ortakları arasında Bilgi Hukuk Fakültesi de yer aldı. Adalet Bakanlığı’nın yararlanıcısı olduğu bu projenin liderliğini ADR Global üstlendi. Bu proje, alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemlerini de kapsaması bakımından değer taşıyan ilk AB destekli proje olması nedeniyle önem taşır.

Bilgi Hukuk Fakültesi bünyesinde, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın izniyle 8 Ekim 2013 tarihinde ilk Arabuluculuk Programı başlatıldı. Bundan bir yıl sonra, yine Bakanlık izniyle ve Bilgi Hukuk Fakültesi’nin arabuluculuk alanındaki eğitmen kadrosunca, İstanbul dışındaki kentlerde de bu mesleki bilgi ve beceri eğitimlerinin başlatılmasına karar verildi. Böylece Türkiye hukuk uygulamasında yeni olan bu mesleki formasyon eğitiminin daha geniş bir çevreye yayılması hedeflendi.

2013 yılında başlatılan ilk Arabuluculuk Programı ve bundan sonra düzenlenen programlara katılan kursiyerler Bakanlık tarafından düzenlenen arabuluculuk sınavlarında yüksek bir başarı elde ettiler. İlk eğitim programının tamamlanmasından sonra düzenlenen bu sınavdaki katılımcı başarı ortalaması 82 puandır. Bu başarı düzeyi sonraki yıllarda da korunmuştur.

Eğitim mekânı, ilkin Bilgi Hukuk Fakültesi’nin de içinde yer aldığı, Üniversite’nin Dolapdere (Beyoğlu) kampüsüydü. Hukuk Fakültesi’nin 2017 yılı Güz döneminde, Üniversite’nin Eski Silâhtarağa Elektrik Santrali alanında yer alan santralistanbul kampüsüne (Eyüpsultan) taşınmasıyla, Arabuluculuk Programı da mimar Nevzat Sayın’ın projesiyle bir sanayi binasıyken eğitim yapısına dönüştürülerek yenilenen, 1940’larda, mimar Seyfi Arkan’ın özgün projesini hazırladığı Fakülte binasında sürdürülmeye başlandı.

Bilgi Hukuk Fakültesi’nce düzenlenen Arabuluculuk Programı, temel arabuluculuk eğitim programları, arabuluculuk yenileme programları ve uzmanlık eğitimleri (İş Hukuku) şeklinde sürdürüldü. Bu programların hiçbiri statik bir içerik ve metodolojiye sahip olmamıştır. Bakanlık akreditasyonunun gerektirdiği temel bilgi ve becerilerin arabulucu adaylarına kazandırılması şarttır. Fakat buna ilâveten, günümüze kadar gerek katılımcı talepleri gerek arabuluculuk işlevlerinin daha etkili bir biçimde yerine getirilmesiyle ilgili ve bu alana dair uluslararası gelişmelerin de farkında olan bir bakışla, programın ders içeriklerinde gerektiğinde bazı revizyon ve yenileme çalışmaları da yapılmıştır.

Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi projesi kapsamında yayımlanan Temel Arabuluculuk Eğitimi Katılımcı Kitabı (Ankara: Avrupa Konseyi yayını, İkinci Basım, Nisan 2019) Avrupa Konseyi / Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu (CEPEJ) ve Adalet Bakanlığı’nın işbirliğiyle 2014-2017 yılları arasında düzenlenen çalışmalar sonunda hazırlandı. Bilgi Hukuk Fakültesi’nin arabuluculuk alanında çalışan mensupları, bu hazırlık sürecinde Mevzuat, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Etik komisyonlarında etkin olarak yer aldılar.

Bilgi Hukuk Fakültesi’nin hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk eğitimi programını başlatmasından sonraki yıllarda, programdan mezun olan ve arabuluculuk statüsünü kazanmış hukukçular ve Bilgi Hukuk Fakültesi mensubu öğretim elemanlarının geliştirdiği bir pilot proje çerçevesinde, İstanbul’da, Beşiktaş Belediyesi bünyesinde bir arabuluculuk merkezi oluşturuldu. O beldede mukim yurttaşların başvuruları üzerine, aktardıkları uyuşmazlık konusunun değerlendirilip şayet arabuluculuğa elverişliyse, bu çözüm yolunu kullanarak uyuşmazlıklarını gidermeleri konusunda kendilerine ücretsiz arabuluculuk hizmeti sunulması, bu projenin özünü oluşturuyordu. Bir toplum merkezi kimliğiyle yürütülen bu çalışmalar, ülkemizde bu alandaki ilk uygulama örneğini oluşturur.

Bilgi Hukuk Fakültesi, 2014 yılında kurulan İstanbul Tahkim Merkezi’nin (ISTAC) “İstanbul Tahkim Merkezi Tahkim ve Arabuluculuk Kuralları”nın 2015 yılında yürürlüğe girmesinden sonra bu kurumla akademik ve mesleki yakın bir işbirliği içinde bulunmuştur. Bu alanda uzman bir Bilgi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, kuruluştan beri İstanbul Tahkim Merkezi Millî Divan üyesidir. Bir diğer Fakülte öğretim üyesi ise, iki kurum arasındaki anlaşma ile kuruluştan itibaren bir dönem boyunca İstanbul Tahkim Merkezi Genel Sekreterliği görevini üstlenmiştir. “İstanbul Tahkim Merkezi Arabuluculuk-Tahkim Kuralları”nın (MED-ARB) uygulanmaya başlanmasıyla Bilgi Hukuk Fakültesi’nin, hem arabuluculuk hem de tahkim alanındaki akademik ve mesleki deneyim ve birikimi bu alanda da kurumsal bir potansiyel değer haline geldi. Bu kurumsal değerin gücüyle uygulamaya yönelik farklı biçimlerde hazırlanan akademik katkılarda bulunuldu, yayınlar yapıldı, öğrencileri bu hukuk alanına yönelmeye teşvik edici farazi mahkeme etkinliklerinde öncü ve katılımcı olundu.

Bilgi Hukuk Fakültesi, arabuluculuk mevzuatı çerçevesinde yürüttüğü arabuluculuk eğitimi programlarının yanı sıra, 2017 yılında, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesinden sonra Fakülte’nin başvurusu sonucunda, Adalet Bakanlığı’nca yapılan değerlendirmeyle Türkiye’de “uzlaştırmacı eğitimi” verme yetkisine sahip 15 kurumdan biri olmuştur. Bu programın eğitmenleri Bilgi Hukuk Fakültesi mensubu öğretim üyeleridir. Bu eğitimin alınması, uzlaştırmacı olmak isteyen kişiler için zorunludur. Uzlaştırma, dünyada “mağdur – fail arabuluculuğu” (victim – offender mediation) adıyla bilinen ve suç konularında alternatif bir uyuşmazlık çözümü yöntemidir. Bu alternatif yöntemin uygulanmasında, uyuşmazlığın taraflarının çözüme etkin bir biçimde katılma olanağı sunulmasına dayanan bir yöntemle “onarıcı adalet” (restorative justice) yaklaşımı esas alınmaktadır.

Arabuluculuk dahil olmak üzere, alternatif uyuşmazlık çözümleri bağlamında, adeta altın kural olarak kabul edilen, bilinen bir esası vurgulamak istiyorum: “Müzakere edilmiş bir anlaşmaya kıyasla çok daha iyi bir seçeneğe sahip olma” durumu. Kısaca BATNA (Best Alternative to a Negotiated Agreement) olarak adlandırılan bu durum, aslında alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemlerinin uygulandığı o uyuşmazlıkların her iki tarafı açısından da söz konusu olabilir. Ve ehil bir arabulucunun teşhis etmesi gereken ilk olgu bu olsa gerek.

Zira diğer alternatif uyuşmazlık çözümü yöntemleri için de geçerli olduğu gibi, arabulucunun temel işlevi, uyuşmazlığın taraflarından birinin ya da her ikisinin kendini diğer taraf karşısında daha avantajlı gördüğü o BATNA olgusunu, müzakere ya da arabuluculuk zeminine yöneltip dönüştürmekte ortaya konulacak bilgi ve hünerdir. Diğer bir deyişle arabuluculuk yoluyla varılacak sonucun, BATNA’ya nazaran, “daha da iyi bir seçeneğe sahip olma” anlamına geldiği yönünde bir anlaşmaya varılabilmesidir.

Bilgi Hukuk Fakültesi, alternatif uyuşmazlık çözümleri alanında yürüttüğü tüm mesleki eğitim çalışmalarında bu şiarın değerinin ayırdında olan bir kurumsal davranışı önemle korumuştur.

Paylaş